‘Kürt Sorunu’ yoksa ‘çözüm süreci’ niye var?
Fotoğraf: Envato
Erdoğan Çanakkale Savaşı’nın 100. yıl dönümü bahanesiyle cumartesi günü gittiği Çanakkale’de ve pazar günü de Balıkesir’de arka arkaya yaptığı üç konuşmada aynı iddiasını yineledi: “Ne Kürt sorunu kardeşim. Kürt sorunu yok!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üç günden beri TV’lerde ve gazetelerde habercilerin ve yorumcuların başlıca tartışma konusu yaptığı sözleri şöyle: “Varsa yoksa Kürt sorunu! Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. 2005’te Diyarbakır konuşmamda açıkladım. Her etnik unsurun kendine has sorunları var. Türk’ün de Roman kardeşlerimin de sorunu var, Boşnak’ın da sorunu var, Laz’ın da sorunu var. hepsinin sorunu var. Neyin eksik senin, başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı çıkardın. TSK’da var mısın var,… ne istiyorsun daha ne istiyorsun? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var, her şeye sahipsiniz.”
Son iki yıldan beri, “Türkiye tarihinin en önemli sorunu Kürt sorunudur ve bunu çözmek için elimizi, hatta gövdemizi taşın altına koyduk…” gibi hamasi bir edebiyat eşliğinde “Çözüm Süreci” şampiyonluğu yapan Erdoğan (ve AKP propagandası) birden 2005’e döndü!
Yukarıdaki tartışmalar içinde; “Ben 2005’te Diyarbakır’da ‘Kürt de Türk de bütün etnik gruplar kardeşimdir’ dedikten sonra Kürt sorunu yoktur. Kürt sorunu vardır diyenler, molotofkokteyli atmak, havai fişekle adam öldürmek isteyenlerin uydurdukları bir sorundur” diyen Erdoğan, AKP propagandasına inananlar tarafından bile “Bu ne diyor yahu?” nidalarıyla karşılandı.
Erdoğan’ın bu hamasi milliyetçiliğe savrulması, “AKP tabanından MHP’ye kayma var. Bunu önlemek için Erdoğan milliyetçi oylara sesleniyor” diyerek açıklansa da bu elbette sadece “Kürt sorunu yoktur” demenin bir yanıdır. Ama bu aynı zamanda “AKP’nin zoraki çözüm süreci yanlılığının” öteki yüzüdür. Yani Erdoğan ve AKP propagandası “Çözüm Süreci” derken aslında “Kürt sorununun çözümü”nü, Kürtlerin Türklerle aynı statüye sahip olduğunu, sorunun Türk-Kürt kardeşliği ve hak eşitliği temelinde çözümü olarak anlamıyor. Onlar için “Çözüm Süreci”, Kürt sorununun demokratik çözümünde talepler öne süren ve bu taleplerin gerçekleşmesi için masada (mücadele alanında) olan Kürt siyasi güçlerini tasfiye etmektir. AKP propagandası bunu da, bazen şoven milliyetçi kesimlere taviz vermek, bazen Kürt siyasi güçlerini baskılamak, bazen de kendi seçmen kitlesindeki tartışmaların önünü kesmek istediğinde ifade ediyor.
Erdoğan’ın söylediklerini 2011 seçimi öncesinde de Erdoğan’ın milliyetçi sloganlar atmasını, hatta Öcalan’ı idam etmek için Bahçeli’yle yarışa girdiğini hatırlatarak, “Seçimde böyle şeyler olur!” diyerek, Erdoğan’ın söylediklerine masumiyet kazandırmak istiyorlar. Ama 2011 seçiminden sonra Erdoğan başkanlığındaki Hükümetin, Kürt güçlerini yok etmek için nasıl büyük bir askeri harekata giriştiğini unutuyorlar.
Bugün elbette ki koşullar çok değişmiştir ve gelinen aşama dikkate alındığında silahlara yeniden dönülmesi Hükümet için çok daha zorlaşmıştır.
Ancak Hükümetin bir yandan “Newroz’da Öcalan silah bırakma çağrısı yapacak” propagandası üstünden “günü kurtarmayı bile kâr saydığı”, Başbakanı bütün anaları “çözüm sürecine destek vermeye” çağırdığı günlerde Cumhurbaşkanının “Kürt sorunu yoktur!” diye 2005’lere dönmesi, elbette çelişkilerle doludur ve halkı, bu ikiyüzlülüğe inandırmak da geçmişteki kadar kolay olmayacak görünmektedir.
Tabii sürecin geldiği aşamada; “Kürt sorununun, çözümüne dair şartların konuşulması”ndan “sorunun ve çözümünün taraflarına” kadar bütün boyutları gözler önüne serilmişken, Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı seçiliyorsunuz, başbakan, bakan oluyorsunuz,… daha ne istiyorsunuz?” diye 1980’lerin ‘90’ların ırkçılık ve milliyetçiliğinin aptallaştırdığı kesimleri ajite etmek için ortaya atılan soruları gündeme getirmesi akıllara birçok soruyu da getirmektedir:
- Kürt sorunu yoksa, Öcalan’la görüşmeleri sürdürmek için neden her gün kırk takla atılıyor?
- Kürt sorunu yoksa, Öcalan’ın “10 ilkesi”ne Hükümet temsilcisi bütün dünyanın gözleri önünde neden “olumlu” anlamda kafa sallıyor?
- Kürt sorunu yoksa, Öcalan Newroz mesajında ne diyecek diye Hükümetiyle, basınıyla, milletvekilleriyle neden herkesin kulağı Diyarbakır Newroz meydanında?
- …
Sorular çoğaltılabilir ama aslında sorulan, konuya ilişkin sorulabilecek bütün soruların yanıtı; bir başka sorunun içindedir:
Kürt sorunu yoksa “Çözüm Süreci” neden vardır?
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00